Hafta içi: 09:00 - 19:00
Cumartesi: 09:00 - 17:00
Pazar: Kapalı
+90 532 433 28 85
Tedaviler
Modern tedavi yöntemleriyle zihin ve sinir sağlığınızı güçlendirin.


Bel Fıtığı


Bel Fıtığının Belirtileri

Bel fıtığı, omurganın bel bölgesindeki disklerden birinin sıkışması veya yer değiştirmesi sonucunda oluşan bir durumdur. Bel fıtığının belirtileri şunlar olabilir:
• Belde şiddetli ağrı, özellikle belirli hareketlerde veya pozisyonlarda artabilir.
• Bacaklarda ağrı, yanma hissi, karıncalanma veya uyuşma.
• Kas güçsüzlüğü, bacaklarda veya ayaklarda koordinasyon kaybı.
• Reflekslerde azalma veya kayıp.
• Bel bölgesinde hassasiyet veya dokunmaya karşı aşırı duyarlılık.


Bel Fıtığının Oluşma Mekanizması

Bel fıtığı genellikle omurganın disklerindeki dejeneratif değişiklikler veya ani travmalar sonucunda oluşur. Disklerin dış tabakası zayıfladığında veya yırtıldığında, disk içerisindeki jelatinimsi madde (nucleus pulposus) dışarı doğru çıkarak omurilik veya sinir köklerine baskı yapabilir. Bu durum da bel fıtığının ortaya çıkmasına neden olur.


Bel Fıtığı Kimlerde Görülür?

Bel fıtığı genellikle şu kişilerde daha sık görülür:
• Ani ağır kaldırma veya zorlanma geçmişi olanlar.
• Düşük fiziksel aktivite seviyesine sahip olanlar.
• Kas güçsüzlüğü, bacaklarda veya ayaklarda koordinasyon kaybı.
• Aşırı kilolu olanlar.
• Yaşlanan bireyler, disklerin doğal olarak zayıfladığı ve dejeneratif değişikliklerin sık görüldüğü yaş grupları.


Bel Fıtığı Kimlerde Görülür?

Bel fıtığının tanısı genellikle fizik muayene, hastanın semptomlarına ve görüntüleme yöntemlerine dayanır. Tanı yöntemleri şunları içerebilir:
• Hastanın semptomlarının değerlendirilmesi.
• Fizik muayene ile bel fıtığının olası belirtilerinin incelenmesi.
• Görüntüleme yöntemleri: MRG (manyetik rezonans görüntüleme) veya BT (bilgisayarlı tomografi) gibi yöntemlerle bel fıtığının kesin teşhisi konulabilir.


Bel Fıtığının Tedavisi

Bel fıtığının tedavi yöntemleri hastanın semptomlarına, bel fıtığının şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişebilir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:
• Konservatif tedavi: İlaç kullanımı, fizik tedavi, egzersizler.
• Enjeksiyon tedavileri: Steroid enjeksiyonları.
• Cerrahi tedavi: Belirli durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir.


Bel Fıtığından Korunmak

Bel fıtığı riskini azaltmak için şu önerilere dikkat edilebilir:
• Düzenli olarak egzersiz yapmak ve bel kaslarını güçlendirmek.
• Ağır kaldırma sırasında doğru teknikleri kullanmak.
• Dik duruşu korumak için postür egzersizleri yapmak.
• Aşırı kilodan kaçınmak ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek.


Bel Fıtığında Ameliyat Olmalı Mıyız?

Bel fıtığı tedavisinde ameliyat genellikle son çare olarak düşünülür. Ameliyat gerekliliği hastanın semptomlarına, bel fıtığının şiddetine ve konservatif tedavilere yanıt verme durumuna göre belirlenir. Ameliyat gerekip gerekmediği konusunda kesin karar vermek için bir uzmanın değerlendirmesi önemlidir.

Boyun Fıtığı


Tanım

Boyun fıtığı (servikal disk hernisi), omurlar arasındaki disklerin zamanla dejenerasyona uğraması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Diskin dış tabakasının yırtılması ile iç kıkırdak doku sinirler ve omuriliğe baskı yaparak ağrı ve nörolojik semptomlara yol açar.


Nedenler

Boyun fıtığının etiyolojisi, yaşlanma, travmalar, ağır yük kaldırma, ani ve ters hareketler gibi mekanik stres faktörlerini içermektedir. Uzun süre masa başında çalışma, bilgisayar kullanımı ve mobil cihazlara uzun süreli bakış pozisyonları da servikal disk dejenerasyonunu hızlandırabilir. Genetik faktörler de bağ dokusunun dayanıklılığını etkileyebilir.


Belirtiler

Boyun fıtığı semptomları şunları içerebilir:
• Boyun Ağrısı: Başın arka kısmından şakaklara kadar yayılabilir.
• Sırt, Kol ve Omuzlarda Ağrı: Fıtığa bağlı olarak boyundan kollara yayılan ağrı görülebilir.
• Nörolojik Semptomlar: Ellerde ve kollarda uyuşma, karıncalanma, güç kaybı, reflekslerde zayıflama ve duyu kaybı.
• İleri Düzey Belirtiler: Çok nadir durumlarda, bacaklarda uyuşma ve idrar/gaita kaçırma gibi semptomlar ortaya çıkabilir.


Teşhis

Boyun fıtığının teşhisi, detaylı bir klinik değerlendirme ve görüntüleme yöntemleri ile konulur. Röntgen filmleri omurga yapısındaki dejeneratif değişiklikleri gösterebilirken, manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve bilgisayarlı tomografi (BT) diskin sinirlere ve omuriliğe yaptığı basıyı detaylı olarak ortaya koyar. Elektrotanısal testler ise sinir hasarını değerlendirmede kullanılır.


Tedavi Yöntemleri

Cerrahi Olmayan Tedavi Yöntemleri

• Farmakoterapi: Ağrı kontrolü için steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar (NSAID), analjezikler ve kas gevşeticiler kullanılır.
• Fizik Tedavi: Traksiyon (çekme ve germe), sıcak/soğuk uygulamalar, manuel terapi ve özel egzersiz programları ile ağrı ve inflamasyon azaltılır.
• Spinal Enjeksiyonlar: Kortikosteroid enjeksiyonları, özellikle şiddetli kol ağrılarının yönetiminde etkilidir.


Cerrahi Tedavi Yöntemleri

Cerrahi olmayan tedavilere yanıt vermeyen vakalarda, diskektomi işlemi uygulanarak sinire baskı yapan disk kısmı çıkarılır. Diskin çıkarılması sonrası omurganın stabilizasyonu için spinal füzyon veya hareketli protez implantasyonu yapılabilir. Cerrahi yöntemin seçimi, herniasyonun konumu, hastanın genel sağlık durumu ve cerrahın tercihine bağlıdır.

Omurilik Kanalı Darlığı


Tanım

Omurilik kanalı darlığı (servikal spinal stenoz), omurilik kanalının çeşitli nedenlerle daralması sonucu sinir kökleri veya omurilik üzerine baskı yapmasıdır. Bu durum, omurganın boyun (servikal) bölgesinde meydana gelir ve nörolojik semptomlara neden olabilir.


Nedenler

Servikal spinal stenozun etiyolojisi çok faktörlüdür ve aşağıdaki nedenleri içerir:
• Dejeneratif Değişiklikler: Yaşlanma ile birlikte disklerin ve faset eklemlerinin dejenerasyonu, kemik çıkıntıları (osteofitler) ve ligamentum flavum kalınlaşması.
• Travmalar: Boyun bölgesine alınan darbeler ve kazalar sonucu omurga yapısında meydana gelen değişiklikler.
• Doğumsal Anomaliler: Omurilik kanalının doğuştan dar olması.
• Disk Hernisi: Disklerin dış tabakasının yırtılması sonucu iç kıkırdak dokunun omurilik kanalına taşması.
• Enfeksiyonlar ve Tümörler: Omurga enfeksiyonları veya tümörler de kanal daralmasına yol açabilir.


Belirtiler

Servikal spinal stenozun klinik belirtileri genellikle yavaş yavaş gelişir ve şunları içerebilir:
• Boyun Ağrısı: Kronik ve yaygın boyun ağrısı.
• Radikülopati: Kollarda ağrı, uyuşma, karıncalanma ve güçsüzlük.
• Miyelopati: Omurilik basısına bağlı olarak bacaklarda güçsüzlük, denge bozuklukları ve yürüme zorlukları.
• Nörolojik Disfonksiyonlar: Mesane ve bağırsak kontrolünde problemler (nadir).
• Refleks Değişiklikleri: Hiperrefleksi veya reflekslerde azalma.


Teşhis

Servikal spinal stenozun teşhisi, detaylı bir klinik değerlendirme ve çeşitli görüntüleme yöntemleri ile konulur:
• Klinik Muayene: Nörolojik değerlendirme ile ağrı, duyu kaybı, güçsüzlük ve refleks değişiklikleri belirlenir.
• Röntgen: Omurgadaki kemik yapısındaki değişiklikler ve daralmalar gösterilebilir.
• Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Omurilik kanalının yapısını, sinir köklerini ve disklerin durumunu detaylı olarak gösterir.
• Bilgisayarlı Tomografi (BT): Kemik yapılarının detaylı görüntülenmesini sağlar ve omurilik kanalındaki daralmaları ortaya koyar.
• Elektromiyografi (EMG): Sinir iletim hızını ölçerek sinir kökü basısını değerlendirebilir.


Tedavi Yöntemleri

Cerrahi Olmayan Tedavi Yöntemleri
Farmakoterapi:

• NSAID’ler ve Analjezikler: Ağrı ve inflamasyonu kontrol altına almak için kullanılır.
• Kas Gevşeticiler: Kas spazmlarını hafifletir.
• Kortikosteroidler: Şiddetli ağrıyı ve inflamasyonu azaltmak için kısa süreli kullanılır.


Fizik Tedavi:

• Traksiyon: Omurga üzerindeki basıyı hafifletmek için uygulanan çekme ve germe işlemleri.
• Sıcak/Soğuk Uygulamalar: Ağrı ve inflamasyonu hafifletmek için kullanılır.
• Egzersiz Programları: Kas kuvvetini ve esnekliğini artırmak için özel egzersizler.


Spinal Enjeksiyonlar:

• Epidural Steroid Enjeksiyonları: Omurilik kanalındaki inflamasyonu azaltmak için kullanılır.
• Faset Eklem Enjeksiyonları: Omurga eklemlerine yapılan enjeksiyonlar ile ağrı kontrolü sağlanır.

Cerrahi Tedavi Yöntemleri

Cerrahi müdahale, konservatif tedavilere yanıt vermeyen veya progresif nörolojik defisit gösteren hastalarda düşünülür. Başlıca cerrahi yöntemler şunlardır:
• Laminektomi: Omurilik kanalını genişletmek amacıyla lamina adı verilen kemik kısmın çıkarılması.
• Laminoplasti: Omurilik kanalını genişletmek için laminanın yeniden şekillendirilmesi ve sabitlenmesi.
• Diskektomi: Herniye olmuş disklerin çıkarılması.
• Spinal Füzyon: Omurların kaynaştırılarak stabilizasyonun sağlanması.

Cerrahi yöntemin seçimi, stenozun konumu, hastanın genel sağlık durumu ve cerrahın tecrübesine bağlı olarak belirlenir. Her iki durumda da amaç, sinir kökü veya omurilik üzerindeki baskıyı azaltarak semptomları hafifletmek ve hastanın yaşam kalitesini artırmaktır.

Kafa Travmaları


Tanım

Kafa travmaları, kafa ve beyin üzerinde dışsal kuvvetlerin etkisiyle meydana gelen yaralanmalardır. Bu tür travmalar genellikle iki ana kategoriye ayrılır: kapalı (non-penetran) kafa travmaları ve açık (penetran) kafa travmaları. Kapalı kafa travmaları, kafatasının kırılmadığı veya delinmediği durumlardır. Açık kafa travmaları ise kafatasının kırıldığı ve beyin dokusunun dış ortamla temas ettiği durumlardır.


Epidemiyoloji

Kafa travmaları, tüm yaş gruplarında görülebilen yaygın bir sağlık sorunudur. Özellikle çocuklar, genç yetişkinler ve yaşlılar, kafa travmaları açısından yüksek risk altındadır. Travmatik beyin yaralanmaları (TBI), dünya genelinde morbidite ve mortaliteye önemli ölçüde katkıda bulunur.


Patofizyoloji

Kafa travmaları, beyin dokusunda birincil ve ikincil hasarlara yol açabilir. Birincil hasar, travmanın hemen ardından meydana gelir ve kafatası kırıkları, beyin kontüzyonları ve difüz aksonal yaralanmaları içerebilir. İkincil hasar ise, travmadan sonraki saatler veya günler içinde gelişir ve beyin ödemi, hematomlar, hipoksi ve enfeksiyon gibi komplikasyonları içerir.


Belirtiler ve Bulgular

Kafa travmalarının klinik belirtileri, yaralanmanın şiddetine ve yerine bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir. Hafif kafa travmaları (örneğin, sarsıntı) genellikle kısa süreli bilinç kaybı, baş ağrısı, baş dönmesi ve bulantı gibi semptomlarla kendini gösterir. Orta ve şiddetli kafa travmaları, uzun süreli bilinç kaybı, nörolojik defisitler, konvülsiyonlar, pupil anormallikleri ve koma gibi daha ciddi belirtilere yol açabilir.


Teşhis

Kafa travmalarının teşhisi, ayrıntılı bir anamnez, fizik muayene ve görüntüleme yöntemleri kullanılarak konur. Başlıca teşhis yöntemleri şunlardır:
• Bilgisayarlı Tomografi (BT): Kafatası kırıkları, beyin kanamaları ve hematomların hızlı ve ayrıntılı görüntülenmesi için kullanılır.
• Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Beyin dokusundaki ince detayları ve difüz aksonal yaralanmaları görüntülemek için kullanılır.
• Röntgen: Kafatası kırıklarını tespit etmek için kullanılır, ancak beyin dokusundaki yaralanmaları göstermez.


Tedavi

Kafa travmalarının tedavisi, yaralanmanın şiddetine ve türüne bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri arasında konservatif tedavi yöntemleri, cerrahi müdahaleler ve rehabilitasyon programları bulunur.


Konservatif Tedavi

• Medikal Yönetim: Ağrı kontrolü, antiemetikler, antikonvülsanlar ve osmoterapi (örneğin, mannitol) gibi ilaçlar kullanılabilir.
• Gözlem: Hafif kafa travmalarında hastalar, belirtilerin kötüleşmesini izlemek için gözlem altında tutulabilir.

Cerrahi Tedavi

• Dekompresif Kraniyektomi: Beyin ödemini azaltmak ve intrakraniyal basıncı düşürmek amacıyla yapılır.
• Hematoma Evakuasyonu: Epidural veya subdural hematomların cerrahi olarak boşaltılması.
• Kafatası Kırığı Onarımı: Açık kafatası kırıklarının cerrahi onarımı.

Rehabilitasyon

• Fizik Tedavi: Hareket kabiliyetini ve kas gücünü yeniden kazandırmak için.
• Ergoterapi: Günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığı artırmak için.
• Nöropsikolojik Rehabilitasyon: Bilişsel işlevleri ve psikolojik sağlığı desteklemek için.

Prognosis ve Komplikasyonlar

Kafa travmalarının prognostik faktörleri, yaralanmanın şiddeti, lokalizasyonu ve hastanın yaşı gibi değişkenlere bağlıdır. Hafif kafa travmaları genellikle iyi prognoz gösterirken, orta ve şiddetli kafa travmaları uzun vadeli nörolojik defisitlere ve komplikasyonlara yol açabilir. Komplikasyonlar arasında kronik travmatik ensefalopati (CTE), post-travmatik stres bozukluğu (PTSD) ve epilepsi yer alabilir.
Kafa travmaları, ciddi morbidite ve mortaliteye neden olabilen kompleks ve çok boyutlu bir sağlık sorunudur. Erken teşhis ve uygun tedavi, hastaların prognozunu önemli ölçüde iyileştirebilir. Bu nedenle, kafa travmalarının yönetiminde multidisipliner bir yaklaşım esastır.

Beyin Kanamaları


Tanım

Beyin kanamaları, beyin dokusu içerisinde veya beyin zarları arasında kan birikmesiyle karakterize edilen ciddi nörolojik olaylardır. Genellikle dört ana kategoriye ayrılırlar:
• Epidural Hematom: Dura mater ile kafatası arasında kan birikmesi.
• Subdural Hematom: Dura mater ile araknoid mater arasında kan birikmesi.
• Subaraknoid Kanama: Araknoid mater ile pia mater arasında kan birikmesi.
• İntraserebral Hematom: Beyin dokusu içerisinde kan birikmesi.


Epidemiyoloji

Beyin kanamaları, travmatik yaralanmalar, hipertansiyon, anevrizma rüptürü, kanama bozuklukları ve antikoagülan kullanımı gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Yaşlı bireylerde, antikoagülan tedavi görenlerde ve hipertansiyon hastalarında daha yaygındır.


Patofizyoloji

Beyin kanamaları, kan damarlarının yırtılması sonucu kanın beyin dokusuna veya beyin zarları arasına sızmasıyla meydana gelir. Bu durum, beyinde basınç artışına, doku hasarına ve ödem oluşumuna neden olur. Beyin dokusunda oluşan ödem ve artan intrakraniyal basınç, beyin fonksiyonlarının bozulmasına ve ciddi nörolojik defisitlere yol açabilir.


Belirtiler ve Bulgular

Beyin kanamalarının klinik belirtileri, kanamanın yeri ve şiddetine bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Yaygın belirtiler şunlardır:
• Ani Baş Ağrısı: Genellikle şiddetli ve ani başlangıçlıdır.
• Bilinç Kaybı: Hafif konfüzyondan komaya kadar değişebilir.
• Nörolojik Defisitler: Hemiparezi, afazi, görme kaybı ve denge bozuklukları.
• Bulantı ve Kusma: Beyin basıncının artmasına bağlı olarak ortaya çıkabilir.
• Konvülsiyonlar: Özellikle çocuklarda ve genç erişkinlerde görülebilir.


Teşhis

Beyin kanamalarının teşhisi, klinik değerlendirme ve görüntüleme yöntemleri ile konur. Başlıca teşhis yöntemleri şunlardır:
• Bilgisayarlı Tomografi (BT): Hızlı ve ayrıntılı görüntüleme sağlar; kanamanın yeri ve yaygınlığı hakkında bilgi verir.
• Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Beyin dokusunun detaylı görüntülenmesi için kullanılır; özellikle subakut ve kronik kanamalar için.
• Anjiyografi: Anevrizma veya arteriovenöz malformasyon gibi vasküler anormallikleri tespit etmek için kullanılır.


Tedavi

Beyin kanamalarının tedavisi, kanamanın türüne, şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri şunlardır:


Konservatif Tedavi

Medikal Yönetim: Hipertansiyon kontrolü, intrakraniyal basıncı azaltmak için osmotik diüretikler (örneğin, mannitol) ve kortikosteroidler.
• Gözlem: Küçük ve asemptomatik hematomlarda hastalar izlem altına alınabilir.

Cerrahi Tedavi

• Kraniyotomi: Kanamanın cerrahi olarak boşaltılması ve basının azaltılması.
• Hematoma Evakuasyonu: Epidural veya subdural hematomların cerrahi olarak çıkarılması.
• Anevrizma Klipsleme: Rüptüre olmuş anevrizmanın cerrahi olarak kapatılması.

Rehabilitasyon

• Fizik Tedavi: Hareket kabiliyetini ve kas gücünü yeniden kazandırmak için.
• Ergoterapi: Günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığı artırmak için.
• Nöropsikolojik Rehabilitasyon: Bilişsel işlevleri ve psikolojik sağlığı desteklemek için.

Prognosis ve Komplikasyonlar

Beyin kanamalarının prognozu, kanamanın yeri, şiddeti ve hastanın yaşı gibi faktörlere bağlıdır. Erken müdahale ve uygun tedavi, hastaların iyileşme şansını artırabilir. Ancak, birçok hasta uzun vadeli nörolojik defisitler ve komplikasyonlar yaşayabilir. Komplikasyonlar arasında beyin ödemi, tekrarlayan kanamalar, enfeksiyonlar ve nöbetler yer alabilir.
Beyin kanamaları, hızlı teşhis ve müdahale gerektiren ciddi tıbbi acillerdir. Multidisipliner bir yaklaşımla erken tedavi ve rehabilitasyon, hastaların prognozunu iyileştirebilir ve yaşam kalitesini artırabilir. Bu nedenle, beyin kanamaları yönetiminde nöroloji, nöroşirürji, acil tıp ve rehabilitasyon uzmanlarının işbirliği esastır.

Beyin Tümörleri


Tanım

Beyin tümörleri, beyin dokusunda veya beyin zarlarında (meninksler) anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan kitlelerdir. Bu tümörler primer (beynin kendi hücrelerinden kaynaklanan) veya sekonder (metastatik, yani vücudun başka bir bölgesinden yayılan) olabilir.


Primer Beyin Tümörleri:

• Gliomlar: Astrositomlar, oligodendrogliomlar, ependimomlar.
• Meningiomlar: Meninkslerden kaynaklanan tümörler.
• Medulloblastomlar: Genellikle çocuklarda görülen beyin sapı veya beyincik tümörleri.
• Schwannomlar: Schwann hücrelerinden kaynaklanan tümörler, özellikle akustik nörom.


Sekonder Beyin Tümörleri:

• Akciğer, meme, böbrek veya cilt kanserlerinin beyne metastaz yapması sonucu oluşur.


Epidemiyoloji

Beyin tümörleri her yaşta görülebilir ancak bazı türler belirli yaş gruplarında daha yaygındır. Örneğin, medulloblastom çocuklarda sık görülürken, glioblastoma multiforme yetişkinlerde daha yaygındır. Beyin tümörleri erkeklerde kadınlara göre daha sık görülmektedir ve beyaz ırkta daha yaygındır.


Patofizyoloji

Beyin tümörleri, genetik mutasyonlar veya çevresel faktörlerin etkisiyle hücrelerin kontrolsüz büyümesi sonucu gelişir. Bu anormal hücre büyümesi, beyin dokusunda basınç artışına, ödem oluşumuna ve nörolojik fonksiyonların bozulmasına yol açar. Tümörün yeri ve büyüklüğü, semptomların çeşitliliğini ve şiddetini belirler.


Belirtiler ve Bulgular

Beyin tümörlerinin klinik belirtileri, tümörün yeri, büyüklüğü ve büyüme hızına bağlı olarak değişir. Yaygın belirtiler şunlardır:
• Baş Ağrısı: Genellikle sabahları daha şiddetli olan ve zamanla kötüleşen baş ağrıları.
• Nöbetler: Yeni başlayan nöbetler tümör belirtisi olabilir.
• Nörolojik Defisitler: Hemiparezi, afazi, görme bozuklukları, denge problemleri.
• Mental Değişiklikler: Bellek kaybı, kişilik değişiklikleri, bilişsel gerileme.
• Bulantı ve Kusma: Özellikle baş ağrısıyla birlikte görülen bulantı ve kusma.
• Görme ve İşitme Bozuklukları: Tümörün optik sinire veya işitme sinirine baskı yapması sonucu.


Teşhis

Beyin tümörlerinin teşhisi, klinik değerlendirme ve görüntüleme yöntemleri ile konur. Başlıca teşhis yöntemleri şunlardır:
• Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Beyin dokusunun detaylı görüntülenmesini sağlar ve tümörün yeri, büyüklüğü hakkında bilgi verir.
• Bilgisayarlı Tomografi (BT): Hızlı görüntüleme sağlar; acil durumlarda kullanılır.
• Biyopsi: Tümör dokusunun mikroskobik incelenmesiyle kesin tanı konur.
• Pozitron Emisyon Tomografisi (PET): Tümörün metabolik aktivitesini değerlendirir ve malignite derecesini belirler.


Tedavi

Beyin tümörlerinin tedavisi, tümörün tipi, yeri, büyüklüğü ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri şunlardır:


Cerrahi Tedavi

• Kraniyotomi: Tümörün cerrahi olarak çıkarılması; tam veya kısmi rezeksiyon yapılabilir.
• Stereotaktik Biyopsi: Kesin tanı için küçük bir tümör örneğinin alınması.

Radyoterapi

• Konformal Radyoterapi: Tümör bölgesine yüksek doz radyasyon verilmesi.
• Stereotaktik Radyoşirürji: Gamma Knife veya CyberKnife gibi tekniklerle hassas radyasyon uygulaması.

Kemoterapi

• İlaç Tedavisi: Tümör hücrelerini hedef alan sitotoksik ilaçlar; genellikle yüksek dereceli malign gliomlarda kullanılır.

Hedefe Yönelik Tedaviler

• Moleküler Hedefli İlaçlar: Tümör hücrelerinin spesifik moleküler yolaklarını hedef alarak büyümeyi durduran tedaviler.

Destekleyici Tedavi

• Steroidler: Beyin ödemini azaltmak için.
• Antikonvülzanlar: Nöbet kontrolü için.
• Rehabilitasyon: Fizik tedavi, ergoterapi ve nöropsikolojik destek.

Prognosis ve Komplikasyonlar

Beyin tümörlerinin prognozu, tümörün tipi, yeri, büyüklüğü ve hastanın yaşı gibi faktörlere bağlıdır. Bazı tümörler (örneğin, düşük dereceli astrositomlar) uzun süreli sağkalım ile ilişkiliyken, diğerleri (örneğin, glioblastoma multiforme) agresif seyir gösterir. Komplikasyonlar arasında nörolojik defisitler, enfeksiyonlar, kanamalar ve tümörün tekrarlaması yer alabilir.
Beyin tümörleri, erken teşhis ve tedavi gerektiren ciddi nörolojik durumlardır. Multidisipliner bir yaklaşımla cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve destekleyici tedaviler, hastaların yaşam süresini ve kalitesini artırabilir. Nöroloji, nöroşirürji, onkoloji ve rehabilitasyon uzmanlarının işbirliği, tedavi sürecinin başarısını artırmada kritik öneme sahiptir.

Omurga Tümörleri


Tanım

Omurga tümörleri, omurga kemiklerinde, omurilikte veya omurga çevresindeki dokularda anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan kitlelerdir. Bu tümörler primer (omurga veya omurilik hücrelerinden kaynaklanan) veya sekonder (metastatik, yani vücudun başka bir bölgesinden yayılan) olabilir.


Primer Omurga Tümörleri:

• Kemik Tümörleri: Osteosarkom, kondrosarkom, Ewing sarkomu.
• Nörojenik Tümörler: Schwannomlar, nörofibromlar.
• Meningeal Tümörler: Meningiomlar.


Sekonder Omurga Tümörleri:

• Meme, prostat, akciğer veya böbrek kanserlerinin omurgaya metastaz yapması sonucu oluşur.


Epidemiyoloji

Omurga tümörleri, genellikle metastatik karakterdedir ve primer tümörlere göre daha yaygındır. Metastatik omurga tümörleri, özellikle ileri yaşlarda ve kanser geçmişi olan hastalarda sık görülür. Primer omurga tümörleri nadir olup genellikle çocukluk ve genç erişkin döneminde ortaya çıkar.


Patofizyoloji

Omurga tümörleri, genetik mutasyonlar veya çevresel faktörlerin etkisiyle hücrelerin kontrolsüz büyümesi sonucu gelişir. Bu anormal hücre büyümesi, omurga yapısında zayıflamalara, omurilik ve sinir köklerine basıya yol açarak nörolojik fonksiyonların bozulmasına neden olur. Tümörün yeri ve büyüklüğü, semptomların çeşitliliğini ve şiddetini belirler.


Belirtiler ve Bulgular

Omurga tümörlerinin klinik belirtileri, tümörün yeri, büyüklüğü ve büyüme hızına bağlı olarak değişir. Yaygın belirtiler şunlardır:
• Ağrı: Genellikle geceleri artan ve dinlenmekle geçmeyen omurga ağrısı.
• Nörolojik Defisitler: Bacaklarda veya kollarda uyuşma, karıncalanma, kas güçsüzlüğü.
• Yürüme Güçlüğü: Omuriliğe baskı sonucu denge ve yürüme problemleri.
• İdrar ve Bağırsak Fonksiyonlarında Bozulma: Mesane ve bağırsak kontrolünde kayıp.
• Kilo Kaybı ve Yorgunluk: Özellikle metastatik tümörlerde yaygın görülen sistemik belirtiler.


Teşhis

Omurga tümörlerinin teşhisi, klinik değerlendirme ve görüntüleme yöntemleri ile konur. Başlıca teşhis yöntemleri şunlardır:
• Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Omurga ve omurilik dokusunun detaylı görüntülenmesini sağlar ve tümörün yeri, büyüklüğü hakkında bilgi verir.
• Bilgisayarlı Tomografi (BT): Hızlı görüntüleme sağlar; kemik yapılarının değerlendirilmesinde kullanılır.
• Biyopsi: Tümör dokusunun mikroskobik incelenmesiyle kesin tanı konur.
• Kemik Sintigrafisi: Metastatik hastalık yayılımını değerlendirmek için kullanılır.


Tedavi

Omurga tümörlerinin tedavisi, tümörün tipi, yeri, büyüklüğü ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri şunlardır:


Cerrahi Tedavi

• Tümör Rezeksiyonu: Tümörün cerrahi olarak çıkarılması; tam veya kısmi rezeksiyon yapılabilir.
• Spinal Stabilizasyon: Omurga stabilitesini sağlamak için metal implantlar kullanılması.

Radyoterapi

• Konformal Radyoterapi: Tümör bölgesine yüksek doz radyasyon verilmesi.
• Stereotaktik Radyoşirürji: Hassas radyasyon uygulamalarıyla tümör tedavisi.

Kemoterapi

• İlaç Tedavisi: Tümör hücrelerini hedef alan sitotoksik ilaçlar; genellikle yüksek dereceli malign tümörlerde kullanılır.

Hedefe Yönelik Tedaviler

• Moleküler Hedefli İlaçlar: Tümör hücrelerinin spesifik moleküler yolaklarını hedef alarak büyümeyi durduran tedaviler.

Destekleyici Tedavi

• Steroidler: Omurilik ödemini azaltmak için.
• Ağrı Yönetimi: Ağrı kesiciler ve opioidler.
• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon: Fonksiyonel iyileşme ve hareket kabiliyetinin artırılması.

Prognosis ve Komplikasyonlar

Omurga tümörlerinin prognozu, tümörün tipi, yeri, büyüklüğü ve hastanın yaşı gibi faktörlere bağlıdır. Metastatik omurga tümörlerinin prognozu genellikle primer tümörün tipine ve tedaviye yanıtına bağlıdır. Primer omurga tümörlerinde erken teşhis ve tedavi, daha iyi sonuçlarla ilişkilidir. Komplikasyonlar arasında omurilik basısı, nörolojik defisitler, enfeksiyonlar ve tümörün tekrarlaması yer alabilir.
Omurga tümörleri, erken teşhis ve tedavi gerektiren ciddi nörolojik durumlardır. Multidisipliner bir yaklaşımla cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve destekleyici tedaviler, hastaların yaşam süresini ve kalitesini artırabilir. Nöroloji, nöroşirürji, onkoloji ve rehabilitasyon uzmanlarının işbirliği, tedavi sürecinin başarısını artırmada kritik öneme sahiptir.

Omurga Kırıkları


Tanım

Omurga kırıkları, omur kemiklerinin çeşitli nedenlerle bütünlüğünü kaybetmesi sonucu oluşan yaralanmalardır. Bu kırıklar travmatik nedenlere bağlı olabileceği gibi patolojik süreçlerin (örneğin osteoporoz, tümörler) sonucunda da gelişebilir. Omurga kırıkları, yerleşim yerlerine göre servikal, torakal, lomber ve sakral kırıklar olarak sınıflandırılabilir.


Epidemiyoloji

Omurga kırıkları, travmatik yaralanmalarda oldukça yaygındır ve özellikle yüksek enerjili kazalar (trafik kazaları, düşmeler) sonucu görülür. Osteoporoz gibi kemik yoğunluğunu azaltan hastalıklar, düşük enerjili travmalarda dahi kırıklara neden olabilir. Yaşlı popülasyonda, osteoporoz kaynaklı omurga kırıkları sıklıkla görülürken, genç bireylerde daha çok yüksek enerjili travmalara bağlı kırıklar görülür.


Patofizyoloji

Omurga kırıkları, yüksek enerjili travmaların omurga yapısında ani ve aşırı yüklenmeye neden olmasıyla ortaya çıkar. Bu yüklenme sonucunda omur kemikleri kırılır ve bazen omurilikte yaralanmalara yol açar. Osteoporoz gibi durumlarda ise kemiklerin zayıflaması, normal yüklenmeler altında dahi kırıklara neden olabilir. Kırıklar, omurların stabilitesini bozarak omurilik ve sinir köklerine bası yapabilir ve nörolojik defisitlere yol açabilir.


Belirtiler ve Bulgular

Omurga kırıklarının belirtileri, kırığın yeri ve ciddiyetine göre değişir. Yaygın belirtiler şunlardır:
• Ağrı: Genellikle kırık bölgesinde yoğunlaşan ve hareketle artan şiddetli ağrı.
• Deformite: Omurgada anormal şekil bozukluğu ve kifoz (omurgada kamburluk) gibi deformiteler.
• Nörolojik Defisitler: Omurilik veya sinir köklerine bası sonucu bacaklarda veya kollarda uyuşma, karıncalanma, güç kaybı.
• Yürüme Güçlüğü: Omurga stabilitesinin bozulması sonucu denge ve yürüme problemleri.
• İdrar ve Bağırsak Fonksiyonlarında Bozulma: Mesane ve bağırsak kontrolünde kayıp.


Teşhis

Omurga kırıklarının teşhisi, klinik değerlendirme ve görüntüleme yöntemleri ile konur. Başlıca teşhis yöntemleri şunlardır:
• Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Omurga ve omurilik dokusunun detaylı görüntülenmesini sağlar ve kırığın yeri, büyüklüğü hakkında bilgi verir.
• Bilgisayarlı Tomografi (BT): Hızlı ve detaylı kemik görüntülemesi sağlar; özellikle karmaşık kırıklar için kullanılır.
• Röntgen: İlk değerlendirme ve kırık varlığını tespit etmek için yaygın olarak kullanılır.
• Nörolojik Muayene: Nörolojik defisitlerin değerlendirilmesi ve omurilik yaralanmalarının belirlenmesi için yapılır.


Tedavi

Omurga kırıklarının tedavisi, kırığın tipi, yeri, stabilitesi ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri şunlardır:


Konservatif Tedavi

• İstirahat: Kırığın iyileşmesi için yatak istirahati ve aktivitelerin kısıtlanması.
• Ortez Kullanımı: Korse veya destekleyici cihazlarla omurganın stabilize edilmesi.
• Ağrı Yönetimi: Ağrı kesiciler ve anti-enflamatuar ilaçlar ile ağrının ko ntrol altına alınması.

Cerrahi Tedavi

• Vertebroplasti ve Kifoplasti: Çökme kırıkları için çimento benzeri maddelerin enjekte edilmesiyle omurganın stabilizasyonu.
• Spinal Füzyon: Kırık segmentlerin metal plakalar, vidalar veya rodlar ile birleştirilerek stabilize edilmesi.
• Dekompresyon: Omurilik veya sinir köklerine baskı yapan kırık parçaların çıkarılması.


Rehabilitasyon

Omurga kırıkları sonrası rehabilitasyon, hastanın mobilizasyonunu sağlamak, ağrıyı azaltmak ve kas gücünü yeniden kazandırmak amacıyla önemlidir. Rehabilitasyon süreci şunları içerir:
• Fizik Tedavi: Kas gücünü artırmak ve hareket kabiliyetini geri kazandırmak için özel egzersizler.
• Ergoterapi: Günlük yaşam aktivitelerini yeniden öğrenmek ve bağımsızlığı artırmak için terapi.
• Ağrı Yönetimi: İlaç tedavisi, sıcak-soğuk uygulamalar ve diğer non-farmakolojik yöntemlerle ağrının kontrolü.


Prognosis ve Komplikasyonlar

Omurga kırıklarının prognozu, kırığın tipi, yeri ve hastanın genel sağlık durumuna bağlıdır. Stabil kırıklar genellikle konservatif tedavi ile iyileşirken, omurilik yaralanmalarına bağlı ciddi kırıklar cerrahi müdahale gerektirebilir. Komplikasyonlar arasında kronik ağrı, deformiteler, nörolojik defisitler ve hareket kısıtlılığı yer alabilir.
Omurga kırıkları, ciddi travmatik yaralanmalardır ve erken teşhis ve tedavi gerektirir. Multidisipliner bir yaklaşımla konservatif ve cerrahi tedaviler, hastaların iyileşme sürecini destekler ve yaşam kalitesini artırır. Nöroşirurji, ortopedi, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarının işbirliği, tedavi sürecinin başarısında kritik öneme sahiptir.

Sinir Sıkışması


Tanım

Sinir sıkışması, periferik sinirlerin çevresindeki dokular tarafından baskıya uğraması sonucu oluşan bir durumdur. Bu baskı, sinirin işlevlerini bozarak ağrı, uyuşma, karıncalanma ve kas güçsüzlüğü gibi belirtilere yol açar. Sinir sıkışması, etkilenen sinirin yerine göre çeşitli türlere ayrılabilir; en yaygın türler arasında karpal tünel sendromu (medyan sinir sıkışması), ulnar sinir sıkışması ve siyatik sinir sıkışması yer alır.


Epidemiyoloji

Sinir sıkışmaları, iş ve yaşam tarzına bağlı olarak oldukça yaygındır. Özellikle masa başı çalışanlar, bilgisayar kullanıcıları ve tekrarlayan el bileği hareketleri yapan kişilerde karpal tünel sendromu sık görülür. Sinir sıkışmasının genel prevalansı yaş, cinsiyet ve meslek gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.


Patofizyoloji

Sinir sıkışması, genellikle sinirin çevresindeki bağ dokuları, kaslar veya kemikler tarafından baskıya uğramasıyla meydana gelir. Bu baskı, sinir üzerinde mekanik strese neden olur ve sinirin kan akışını azaltarak sinir hücrelerinin işlevlerini bozar. Uzun süreli baskı, sinir liflerinde dejenerasyona ve kalıcı hasara yol açabilir.


Belirtiler ve Bulgular

Sinir sıkışmasının belirtileri, etkilenen sinirin yerine ve sıkışmanın şiddetine bağlı olarak değişir. Yaygın belirtiler şunlardır:
• Ağrı: Genellikle sinirin geçtiği bölgede ve sinirin dağıldığı alanlarda hissedilen ağrı.
• Uyuşma ve Karıncalanma: Sinirin dağıldığı bölgede hissizlik veya karıncalanma.
• Kas Güçsüzlüğü: Etkilenen sinirin innervasyon bölgesindeki kaslarda güç kaybı.
• Yanma ve Elektriklenme: Sinirin sıkıştığı bölgede veya distalinde yanma hissi ve elektriklenme.
• Motor Fonksiyon Bozuklukları: Özellikle el ve parmaklarda ince motor becerilerde zayıflık.


Teşhis

Sinir sıkışmasının teşhisi, klinik değerlendirme ve bazı tanısal testler ile konur. Başlıca teşhis yöntemleri şunlardır:
• Fizik Muayene: Sinir sıkışmasına bağlı belirti ve bulguların değerlendirilmesi.
• Elektrodiagnostik Testler (EMG/NCS): Sinir iletim hızını ve kas aktivitesini ölçerek sinir sıkışmasını doğrulama.
• Görüntüleme Yöntemleri: Manyetik rezonans görüntüleme (MR), ultrason veya bilgisayarlı tomografi (BT) ile sinirin anatomik yapısını ve sıkışma yerini görüntüleme.


Tedavi

Sinir sıkışmasının tedavisi, sıkışmanın şiddeti ve nedenine bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri şunlardır:


Konservatif Tedavi

• Dinlenme ve Aktivite Değişikliği: Etkilenen bölgenin dinlendirilmesi ve tekrarlayan hareketlerden kaçınılması.
• Fizik Tedavi: Sinirin etrafındaki kasların güçlendirilmesi ve gerilmesi.
• Ortez Kullanımı: Bileklik veya atel kullanımı ile sinirin sıkıştığı bölgenin stabilize edilmesi.
• İlaç Tedavisi: Non-steroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID'ler) ve ağrı kesiciler ile ağrı ve inflamasyonun kontrol altına alınması.
• Steroid Enjeksiyonları: Sinirin çevresine kortikosteroid enjeksiyonu yaparak inflamasyonun azaltılması.

Cerrahi Tedavi

• Dekompresyon Cerrahisi: Sıkışan sinirin etrafındaki dokuların serbestleştirilmesi.
• Endoskopik Cerrahi: Minimal invaziv yöntemlerle sinir sıkışmasının giderilmesi.
• Mikrocerrahi: Sinirin etrafındaki yapışıklıkların ve baskı yapan dokuların mikrocerrahi tekniklerle çıkarılması.


Rehabilitasyon

Sinir sıkışması tedavisinde rehabilitasyon, hastanın ağrısını azaltmak, sinir fonksiyonlarını iyileştirmek ve kas gücünü artırmak amacıyla önemlidir. Rehabilitasyon süreci şunları içerir:
• Egzersiz Programları: Sinirin etrafındaki kasları güçlendirme ve esnetme egzersizleri.
• Ergoterapi: Günlük yaşam aktivitelerinin yeniden öğrenilmesi ve adaptasyonu.
• Ağrı Yönetimi: Non-farmakolojik yöntemlerle (masaj, sıcak/soğuk uygulamalar) ağrının azaltılması.


Prognosis ve Komplikasyonlar

Sinir sıkışmasının prognozu, erken teşhis ve uygun tedavi ile genellikle iyidir. Ancak, tedavi edilmezse veya gecikirse, sinirde kalıcı hasar ve fonksiyon kaybı gelişebilir. Komplikasyonlar arasında kronik ağrı, kas güçsüzlüğü, duyusal kayıplar ve motor fonksiyon bozuklukları yer alabilir.
Sinir sıkışması, ciddi işlev kayıplarına neden olabilen ve yaşam kalitesini düşüren bir durumdur. Erken teşhis ve uygun tedavi yöntemleri ile sinir sıkışmasının olumsuz etkileri minimize edilebilir. Multidisipliner bir yaklaşımla konservatif ve cerrahi tedavi seçeneklerinin uygulanması, hastaların iyileşme sürecini destekler ve fonksiyonel bağımsızlığı artırır.

Hidrosefali (beyinde su toplanması)


Tanım

Hidrosefali, beyin ventriküllerinde (beynin içindeki sıvı dolu boşluklar) anormal bir birikim sonucu oluşan bir durumdur. Bu durum, genellikle beyin omurilik sıvısının (BOS) normal dolaşımını engelleyen veya emilimini azaltan bir problem nedeniyle ortaya çıkar. Hidrosefali, doğuştan (konjenital) veya sonradan (edinsel) olabilir.


Epidemiyoloji

Hidrosefali, doğum öncesi dönemde ve erken çocuklukta görülme sıklığı yüksektir. Genellikle fetal gelişim sırasında ortaya çıkan anormallikler veya doğum sonrası enfeksiyonlar, travmalar gibi nedenlerle edinsel hidrosefali gelişebilir.


Patofizyoloji

Hidrosefali, genellikle şu nedenlerle oluşabilir:
• Obstrüktif Hidrosefali: Beyin ventriküllerinde bir tıkanıklık veya engel nedeniyle BOS dolaşımının bozulması.
• Non-obstrüktif Hidrosefali: BOS'un normal şekilde dolaşımının veya emiliminin bozulması.
Bu durumlar, beyin ventriküllerinde BOS birikimine ve artan intrakraniyal basınca yol açar. Bu basınç, beyin dokusuna zarar vererek fonksiyon bozukluklarına ve komplikasyonlara yol açabilir.


Belirtiler ve Bulgular

Hidrosefalinin belirtileri, hastanın yaşı, hidrosefalinin şiddeti ve nedenine bağlı olarak değişebilir. Yaygın belirtiler şunlardır:
• Başağrısı: Özellikle sabahları şiddetli baş ağrıları.
• Bulantı ve Kusma: Özellikle sabahları ve artan intrakraniyal basınca bağlı olarak.
• Görme Bozuklukları: Optik sinir baskısı nedeniyle görme alanı kaybı veya çift görme.
• İlerleyici Zihinsel ve Fiziksel Bozukluklar: Hafıza kaybı, konsantrasyon bozukluğu, yürüme güçlüğü gibi belirtiler.


Teşhis

Hidrosefalinin teşhisi, klinik muayene ve bazı tanısal testlerle konabilir. Başlıca teşhis yöntemleri şunlardır:
• Beyin Görüntüleme Yöntemleri: Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) veya bilgisayarlı tomografi (BT) ile beyin ventriküllerinde BOS birikimi görüntülenir.
• BOS Analizi: BOS'un basıncı ve bileşimi incelenerek hidrosefaliye bağlı değişiklikler değerlendirilir.


Tedavi

Hidrosefalinin tedavisi, sıkışma tipine, hastanın yaşı ve genel sağlık durumuna göre belirlenir. Tedavi seçenekleri şunlardır:


Cerrahi Tedavi

• BOS Drenajı: Shunt cerrahisi ile beyin ventriküllerinden aşağıya doğru karın veya kalbe BOS'un drene edilmesi.
• Endoskopik Üçüncü Ventrikülostomi: Bazı durumlarda, BOS sirkülasyonunu düzelten minimal invaziv bir cerrahi yöntem.

Konservatif Tedavi

• İlaç Tedavisi: BOS üretimini azaltıcı ilaçlar veya intrakraniyal basıncı kontrol altına alıcı ilaçlar.


Rehabilitasyon

Hidrosefali tedavisinde rehabilitasyon, cerrahi sonrası dönemde veya semptomları yönetmede önemlidir. Rehabilitasyon süreci şunları içerebilir:
• Fizik Tedavi ve Ergoterapi: Motor becerilerin ve günlük yaşam aktivitelerinin iyileştirilmesi.
• Kognitif Rehabilitasyon: Zihinsel fonksiyonların ve hafızanın iyileştirilmesi için programlar.


Prognosis ve Komplikasyonlar

Erken teşhis ve uygun tedavi ile hidrosefali prognozu genellikle iyidir. Ancak, tedavi edilmezse veya gecikirse, kalıcı nörolojik hasarlar, öğrenme güçlükleri ve yaşam kalitesinde azalma gibi komplikasyonlar gelişebilir.
Hidrosefali, beyin ventriküllerinde BOS birikimi sonucu ortaya çıkan bir durumdur ve erken teşhis ile tedavi edilmesi önemlidir. Multidisipliner bir yaklaşımla cerrahi ve konservatif tedavi yöntemlerinin uygulanması, hastaların semptomların yönetilmesinde ve fonksiyonel bağımsızlığın artırılmasında önemli rol oynar.

Alanlar

Tedaviler

icon
Bel Fıtığı
icon
Boyun Fıtığı
icon
Omurilik Kanalı Darlığı
icon
Kafa Travmaları
icon
Beyin Kanamaları
icon
Beyin Tümörleri
icon
Omurga Tümörleri
icon
Omurga Kırıkları
icon
Sinir Sıkışması
icon
Hidrosefali